bozmak
| |||||
bozmak Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek: "Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."- . Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak: "Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir."- A. Ş. Hisar. Dokunmak, zarar vermek: "Bu yemek midemi bozdu."- . Geçersiz bir duruma getirmek: "Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun."- M. Ş. Esendal. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak: "Bir milyon lira bozar mısın?"- . Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek: "Düşman ordusunu bozmak."- . Altını paraya çevirmek, bozdurmak. Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak: "Bostanı bozduk."- . Kızlığına zarar vermek. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek: "Eskileri bozuyor, beni, çocuğu giydiriyor."- Ö. Seyfettin. Bırakmak, dağıtmak: "Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun."- S. F. Abasıyanık. mecaz Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek: "Adamcağızı fena bozdunuz."- . (-le), mecaz Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak: "Adamcağız politika ile bozmuş."- . mecaz Kötü duruma getirmek. "bozmak" nasıl hecelerine ayrılır boz-mak İlgili Kelimelerberbat etmek (veya eylemek)bozma cılk etmek çalmak haklamak halel vermek haleldar etmek haşat etmek ihlal etmek iptal etmek nakzetmek sakatlamak sıçmak tağyir etmek tahrif etmek | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |