dolaşmak
| |||||
dolaşmak Gezmek, gezinmek: "Büsbütün gece kapanmadan şehri biraz dolaşmak istedik."- H. S. Tanrıöver. Doğru gitmeyip yolu uzatmak: "Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız."- . Dönüp başka bir yönden gelmek: "Dolaş da arka kapıdan gel."- . Kan, damarlarda yer değiştirmek: "Damarlarında aynı kan dolaşıyor."- . Saç, iplik vb. şeyler birbirine karışarak güç çözülür duruma gelmek: "Saçları taranmamaktan dolaşmış."- . (-i) Bir yeri belli bir amaçla gezmek: "Müzeleri dolaşmak."- . Denetlemek amacıyla bir yeri gezmek. Nefes, el bir şey üzerinde hafifçe hareket etmek. müzik Gezinmek. mecaz Çok kimse tarafından söylenmek. mecaz Belirmek: "Başında dolaşan bir tehlikeden bahsediyorum."- Y. K. Karaosmanoğlu. "dolaşmak" nasıl hecelerine ayrılır do-laş-mak İlgili KelimelerdolaşabilmekDOLAŞMA dönelemek kol gezmek kol vurmak piyasa etmek tur atmak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |