durulmak
| |||||
durulmak Duru duruma gelmek: "Akmayan su, kımıldanmayan, olduğu yerde bir çukurun içinde pıhtılaşan, ağırlaşan durgun ve durulmuş su ölümü hatırlatır bana."- N. Hikmet. Gürültü, kımıldanış, karışıklık, yağış, yel dinmek, sükûn bulmak: "Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı."- A. Erhat. mecaz Sakinleşmek: "Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi"- A. Kulin. Durma işi yapılmak: "Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur"- B. S. Erdoğan. "durulmak" nasıl hecelerine ayrılır du-rul-mak İlgili KelimelerDURULMA | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |