dökülmek
| |||||
dökülmek Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak: "Bekliyorum. Bir gül döküldü vazoda / Bekliyorum. Ses yok ölgün piyanoda"- H. F. Ozansoy. Kumaş dökümlü olmak. Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak. (-e) Düşmek: "Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde, dört kişiydik."- Z. Selimoğlu. Çıkmak, ortaya konulmak: "Âdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu."- R. N. Güntekin. Kaplamak, yayılmak: "Duvarlar, bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor."- M. Ş. Esendal. (-e) Salınmak, serbest bırakılmak: "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı."- H. Taner. (-e), mecaz Kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmek: "Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü."- S. F. Abasıyanık. mecaz Çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmek: "Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek."- B. R. Eyuboğlu. mecaz Çok yorgun, hasta olmak: "Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler."- T. Buğra. coğrafya Akarsular, göl veya denize akmak. "dökülmek" nasıl hecelerine ayrılır dö-kül-mek İlgili KelimelerDÖKÜLME | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |