etmek
| |||||
etmek Bir işi yapmak: "Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu."- H. Taner. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak: "İyi ettiniz de geldiniz."- . (-i) Bulmak, erişmek: "Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi."- R. H. Karay. (-i, -den) Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Eşit değer kazanmak: "İki iki daha dört eder."- . Herhangi bir değerde olmak: "Kira dâhil olduğu hâlde aylık masrafımız tam beş lira ediyordu."- Ö. Seyfettin. Kötülükte bulunmak: "Ah, iki bardak süt sen bana neler ettin?"- S. F. Abasıyanık. (-e) Küçük veya büyük abdestini yapmak: "Çocuk altına etti."- . "etmek" nasıl hecelerine ayrılır et-mek İlgili Kelimelerbuyurmaketme eylemek geçirmek göstermek kılmak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |