kadar
| |||||
kadar Ölçüsünde, derecesinde: "Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir."- S. F. Abasıyanık. Büyüklüğünde, genişliğinde: "Bacak kadar çocuk."- . "Avuç içi kadar yer."- . Dek: "Saat ona kadar sokaklarda gezdi."- P. Safa. Gibi: "İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur."- S. F. Abasıyanık. Denli: "Bu merdivenleri, yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır."- Y. Z. Ortaç. Süre belirten bir söz: "Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi."- R. H. Karay. zarf Miktarda, derecede: "İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor."- H. E. Adıvar. Gösterme sıfatlarından biriyle bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz: "Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu."- F. R. Atay. "kadar" nasıl hecelerine ayrılır ka-dar İlgili Kelimelergelmek | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |