kaldırmak
| |||||
kaldırmak Bulunduğu yerden almak: "Örtüyü masanın üzerinden kaldır."- . Yukarı doğru hareket ettirmek: "Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık."- S. F. Abasıyanık. Yükseltmek: "Duvarı bir metre daha kaldırmalı."- . (nsz) Ürün toplamak, taşımak: "Harman kaldırmak."- . Çekmek, taşımak: "Bu araba bu yükü kaldırmaz."- . Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek: "Meclis ... olağanüstü hâli kaldırabilir."- Anayasa. (-e) Hastayı hastaneye götürmek: "Yarasının dikişleri koptu dün öğleden sonra, Fransız Hastanesi'ne kaldırdılar."- A. Gündüz. Tören yaparak ölüyü gömmek. Toplamak: "Anası, kardeşi ile hep beraber sofrayı kaldırdılar."- N. Cumalı. Alıp başka yere götürmek. Uyandırmak: "Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni"- Halk türküsü. Piyasadan çekmek: "İstifçilerin piyasadan kaldırdığı mallar."- . Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak: "Vazoyu ortadan kaldıralım, çocuğun eline geçmesin."- . Kaçırmak: "Yakın köyden kaldırdığı bir yosmayı sarhoş etmekle meşguldü."- S. F. Abasıyanık. İyi etmek, iyileştirmek: "Bu ilaç onu yataktan kaldırdı."- . Bir şeyden çokça satın almak. Tayin etmek, atamak: "Günün birinde bu müdürü başka, daha önemli bir yere kaldırdılar, buraya da bir başka müdür getirdiler."- M. Ş. Esendal. Yok etmek, ortadan silmek: "Yeryüzünden hayali kaldırın, dünya bir taş ve toprak yığınından ibaret kalır."- O. S. Orhon. (nsz), mecaz Katlanmak, tahammül etmek: "Doğrusunu isterseniz onu çoktan kapı dışarı etmeliydim ama yüreğim kaldırmıyor, acıyorum."- S. F. Abasıyanık. (nsz), mecaz Uygun gelmek, yakışmak: "Bu kumaş fazla süs kaldırmaz."- . argo Çalmak, aşırmak. "kaldırmak" nasıl hecelerine ayrılır kal-dır-mak İlgili Kelimelerkaldırma | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |