konuşmak
| |||||
konuşmak Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak: "Çocuk daha konuşamıyor."- . (-i, -den) Belli bir konudan söz etmek: "Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı."- H. E. Adıvar. (nsz, -le) Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek: "İşten sonra Nuruosmaniye'deki İkbal kahvesinde arkadaşlarla şiir ve edebiyat konuşuyoruz."- F. R. Atay. Söylev vermek, konuşma yapmak. Konuşma dili olarak kullanmak: "Türkçeyi çok iyi konuşuyor."- . Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak: "Dilsizler el işaretleriyle konuşur."- . (-le) İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek: "Üst kattakilerle konuşuyoruz."- . Flört etmek. Dargın bulunmamak. Oyuncak, hayvan vb. konuşmaya benzeyen birtakım sesler çıkarmak. Gizli bir şeyi açığa vurmak, ele vermek. mecaz Becermek, uzman gibi yapabilmek: "Fokstrotta uzun boylu konuşamam."- M. Yesari. mecaz Geçerli olmak, etkin olmak: "Yasaların yerine yumruklar konuştu."- . teklifsiz konuşmada Şık ve zarif görünmek: "Bluzun konuşuyor."- . "konuşmak" nasıl hecelerine ayrılır ko-nuş-mak İlgili Kelimelerağzı oynamakbir şey söylemek dünya kelamı etmek gır atmak kaynatmak konuşma laflamak lakırtı etmek söz almak susmak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |