kurumak
| |||||
kurumak Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek: "Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu."- H. E. Adıvar. Bitki, suyu çekilip cansız duruma gelmek: "Bu ulu ağaç yerlerde sürüne sürüne kurudu ve etrafını dikenler, ısırganlar bürüdü."- A. H. Müftüoğlu. Akarsu, göl vb.nin suyu kalmamak: "Kurumuş dere gibi taşlık bir yerden geçtik."- H. R. Gürpınar. Bazı nesneler yumuşaklığını yitirmek, sertleşmek: "Darı ve mısır yemekten bağırsakları kurumuştu."- R. H. Karay. mecaz Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak: "Karısı hırçınlıktan kurumuş bir kadın."- M. Ş. Esendal. mecaz Çok susamak. "kurumak" nasıl hecelerine ayrılır ku-ru-mak İlgili Kelimelerkakırdamakkırıntı kuruma | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |