kızarmak
| |||||
kızarmak Kırmızı veya ona yakın bir renk almak: "Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi."- P. Safa. Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak: "Meyveler kızarmadan dalı üstünde soldu / Irmak yatağı kumsal, kırlar dikenlik oldu"- F. N. Çamlıbel. Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu yüz kırmızı bir renk almak: "Ben utancımdan kulaklarıma kadar kızardım."- F. R. Atay. Yiyecekler tavada kızgın yağ içinde veya ateşte kırmızılaşarak pişmek: "Sofrada tarhana çorbası, kızarmış tavuk, bulgur pilavı vardı."- Y. Kemal. "kızarmak" nasıl hecelerine ayrılır kı-zar-mak İlgili Kelimeleralarmakateş basmak kızarma tutuşmak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |