parlatmak
| |||||
parlatmak Bir yüzeyi düzgün ve parlak duruma getirmek, parlamasını sağlamak: "Derdini anlayan birini bulmak sevinci küçük gözlerini parlatmıştı."- H. E. Adıvar. (nsz), argo İçki içmek: "Bir iki kadeh parlatmadan edemez."- . (nsz), argo Güzel, etkili, alışılmamış söz söylemek. "parlatmak" nasıl hecelerine ayrılır par-lat-mak İlgili Kelimelerparlatmaperdah vurmak (veya etmek) perdahlamak yaldızlamak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |