patlamak
| |||||
patlamak Nesneler, iç basıncın etkisiyle ve çoğunlukla büyük ses çıkararak dağılmak, infilak etmek: "Dinamit patladı."- . Yırtılıp açılmak: "Gözlerim gene ayakkabılarıma kaydı, yanları patlamıştı."- O. Kemal. Yarılmak: "Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı."- R. N. Güntekin. Görünür duruma gelmek, ortaya çıkmak, yeşermek: "Tomurcuklar patladı."- . Top, taşıt lastiği vb. şeyler değişik nedenlerle havası inmek. mecaz Ansızın tehlikeli bir şey meydana gelmek: "Harp patlıyor ve askerlere edebiyatçılık, edebiyatçılara askerlik yapmak düşüyor."- N. F. Kısakürek. mecaz Çok sıkılmak, sıkıntı ve sabırsızlığını belli etmek: "Sanıyorum ki istimi fazla gelmiş kazanlar gibi hırslarından patlayacaklar."- O. C. Kaygılı. mecaz Aşırı tepki göstermek. mecaz Ansızın bir gürültü duyulmak. teklifsiz konuşmada Herhangi bir durum veya bir değerin yitirilmesine yol açmak, mal olmak. "patlamak" nasıl hecelerine ayrılır pat-la-mak İlgili Kelimelerinfilak etmekpatlama | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |