perde
| |||||
perde Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü: "Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum."- A. Ağaoğlu. Üzerine bir cismin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey: "Sinema perdesi. Karagöz perdesi."- . İki yeri birbirinden ayıran bölme: "Duvarın önüne çekilen tahta perdeye yapıştırılmış ilanlara bakıyordu."- M. Ş. Esendal. Seste pes perde: "Sonra da ince ve çok acıklı bir perdeden şarkı söylemeye başladı."- A. Mithat. mecaz Doğruyu görmeye engel olan şey: "Bu sözü duyunca gözlerimdeki perde kalkıverdi."- . hayvan bilimi Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar. müzik Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi. müzik Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer. tıp (***) Katarakt: "Gözlerine perde inmiş."- . tiyatro Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri: "Oyunun üç perdesi de böyle alkışlar içinde geçti."- M. Ş. Esendal. "perde" nasıl hecelerine ayrılır per-de İlgili Kelimelerbalıkçındöşemeci fayton fırtına kuşu gergi hicap kaz korniş kuğu ördek perdeci perdecilik perdedar perdeleme perdelenme perdelenmek perdeli perdelik perdesi sıyrık perdesiz perdesizlik pufla sütre | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |