salmak
| |||||
salmak Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek: "Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı."- E. E. Talu. Yollamak, göndermek: "Bununla beraber peşine adam salmak gerekir."- A. Gündüz. Koymak, katmak: "Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız."- R. H. Karay. Sürmek: "Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı."- R. E. Ünaydın. Uğratmak: "Başını derde salmak."- . Vergi yüklemek: "Ona elli bin lira salmışlar."- . Üzerine yürütmek: "Tazıyı tavşana salmak."- . (-e) Saldırmak: "Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi."- M. Ş. Esendal. Sarkıtmak: "Soğutmak için kuyuya su kabı saldı."- . denizcilik Gemi demir üzerinde dört yana dönmek. (-i), mecaz Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek. "salmak" nasıl hecelerine ayrılır sal-mak İlgili Kelimelerkoyuvermeksalma dökmek | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |