savurmak
| |||||
savurmak Havaya atıp dağıtmak, saçmak: "İşçiler buğdayı savurmakta ve taneyi samandan ayırmaktadır."- N. F. Kısakürek. Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak. Kaldırıp atmak, fırlatmak: "Adam birden silkinip beni yavaşça yana savurdu."- N. Eray. (nsz) Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak: "Kılıç savurmak. Değnek savurmak."- . Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek: "Sarnıcın suyunu savurmak."- . Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak: "Ayaklarını boşluğa savururken küçük dolap gürültüyle yıkıldı."- P. Safa. (nsz) Yalan, küfür vb. söylemek: "Onun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti."- H. Taner. mecaz Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek: "Paraları savurmak."- . "savurmak" nasıl hecelerine ayrılır sa-vur-mak İlgili Kelimelersavurmayele vermek | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |