sökmek
| |||||
sökmek Bir şeyi bulunduğu yerden kuvvet kullanarak veya gevşeterek çıkarmak, çekip ayırmak: "Bu çoban öyle güçlü görünüyor ki şu yandaki ağacı kavrasa dibinden söker götürür."- Y. Kemal. Kurulmuş bir şeyi parçalarına ayırmak: "Makineyi sökmek."- . Rüzgâr, sel, akarsu, bir şeyi yerinden çıkarmak, götürmek. Geçip gitmeye engel olan zorlukları atlatmak: "Araba çamuru sökemedi. Gemi akıntıyı söktü."- . Karışık bir yazıyı okumak: "Çok okunaksız bir yazı. Ben söker gibi oldum."- H. Taner. (nsz) Balgam vb.nin çıkması, akması kolaylaşmak. Ayırmak, uzaklaştırmak, vazgeçirmek: "Saplandığı fikirlerden sökemezdiniz."- Y. Z. Ortaç. (-den) Örülmüş, dikilmiş şeyin, örgüsünü veya dikişini ayırmak. mecaz Okuyabilme becerisini kazanmak: "Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir."- R. N. Güntekin. (nsz), argo Geçmek, etki yapmak: "Ne yaparsın, dedi, burada böyle söküyor!"- F. R. Atay. (nsz), teklifsiz konuşmada Gelmeye başlamak veya çıkagelmek: "Şermin'le Nermin tam bir saat sonra yani saat beş buçukta söktüler."- H. E. Adıvar. "sökmek" nasıl hecelerine ayrılır sök-mek İlgili Kelimelersökme | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |