sıkmak
| |||||
sıkmak Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak: "Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor."- Ö. Seyfettin. Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak: "Limon sıkmak. Üzüm sıkmak."- . Dar gelmek: "Belimi sıktı kemer"- Halk türküsü. Basınçlı bir araçla fışkırtmak, püskürtmek: "Yangına su sıkmak."- . Silahla ateş etmek: "Küçük hanım, tabancayı kalbine sıkmak istemiş."- H. R. Gürpınar. Baskı altına almak, üzmek, bunaltmak, zorlamak: "Çocuğu çok sıkıyorlar."- . mecaz Sıkıntı vermek: "... ihtimal inanmayacaksınız. Fakat ben sizi sıkmamak için uzatmayarak anlatacağım."- Ö. Seyfettin. mecaz Yalan söylemek. "sıkmak" nasıl hecelerine ayrılır sık-mak İlgili Kelimelersıkma | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |