taramak
| |||||
taramak Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek: "Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu."- Y. Kemal. Bir şey veya kimseyi bulmak, denetlemek için türlü yöntemlerden yararlanarak bir yeri sıkı bir biçimde aramak: "Birdenbire uzun bir ışık, sol tarafımızdaki sırtları taradı."- H. E. Adıvar. Bir şeyin içindeki gereksiz maddeleri tarak, tırmık vb. ile ayıklamak, taraklamak. Taşın yüzünü dişli çelik kalemle işlemek. Makineli tüfek vb. ateşli silahlarla sürekli olarak bir yere ateş etmek. (-de) Kafasından geçirmek, belli belirsiz düşünmek: "Belleğimde taradığım yazarların yarısına yakını hastalıklı idiler."- H. Taner. mecaz Derleme ve araştırma yapmak için bir yayını dikkatle gözden geçirmek veya gerekli kelime, cümle ve yazıları tespit etmek: "Dergileri taramak."- . mecaz Dikkatle bakmak, süzmek. bilişim Tarayıcı aracılığıyla kâğıt üzerindeki resim, yazı vb. simgeleri bilgisayar ortamına aktarmak. "taramak" nasıl hecelerine ayrılır ta-ra-mak İlgili Kelimelertarak vurmaktarama tarantı | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |