taze
| |||||
taze Bozulmamış, bayatlamamış olan: "Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum."- Y. Z. Ortaç. Dinç, yıpranmamış, yorulmamış: "Yüzü taze, taravetli ve güzeldi."- M. Ş. Esendal. Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı: "Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu."- M. Ş. Esendal. mecaz Yeni, zamanı geçmemiş: "Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü."- Halikarnas Balıkçısı. isim, mecaz Genç kadın: "Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor."- Ö. Seyfettin. "taze" nasıl hecelerine ayrılır ta-ze İlgili Kelimelerbadem gibibayat budak özü çiçeklenmek dalfidan göksoğan kapama kayısı reçeli kurt mantarı kütür kütür limon esansı mayıs nar şerbeti ovmaç SİLAJ solmak sündürme taravet TAZECE tazeleme tazelendirme tazelendirmek tazelenme tazelenmek tazeleşme tazeleşmek tazeleştirme tazeleştirmek tazeletme tazeletmek tazelik tirhos ütmek vişne reçeli vişne şurubu yaş sebze yaş üzüm yeşilfasulye yeşilsoğan zinde kuvvet | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |