tepe
| |||||
tepe Bir şeyin en üstteki bölümü: "Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz."- S. F. Abasıyanık. Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası: "Ekşisu'da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi."- N. Cumalı. teklifsiz konuşmada Birinin yanı başı, baş ucu: "Tepemde durup canımı sıktı."- . anatomi Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü: "Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor."- R. H. Karay. coğrafya Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi: "Derenin sağ tarafına yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti."- N. Cumalı. matematik Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri. matematik İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası. matematik Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri. "tepe" nasıl hecelerine ayrılır te-pe İlgili Kelimelerbaş aşağı gelmekbayır aşağı bayır yukarı belen beyni atmak dımdızlak doruklama elmabaş ifadesini almak jakoben jakobenizm kaban kakma aşı komşu açı kondor kurgan piramit tablalı tepeden ayağa tepeden inmeci tepeleme tepelemesine tepelenme tepelenmek tepeletme tepeletmek tepeli tepeli bülbül tepeli tarla kuşu tepeli tavuk tepeli toygar tepelik tepesinde değirmen çevirmek TEPESİZ tepetaklak yukarıdan | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |