uzatmak
| |||||
uzatmak Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak: "Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."- . (-i) Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek: "Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar."- M. Ş. Esendal. (-e) Bir şeyi vermek için birine yöneltmek: "Şu köşe rafında toz şeker kutusu var, uzatıver bana."- A. Gündüz. Germek: "İp uzatmak."- . Konuşmayı sürdürmek: "Her iki odadan üçer beşer kişi lakırtıyı uzattılar."- M. Ş. Esendal. (-e) Vermek, göndermek: "Can, topu Zeki'ye uzattı.."- . (-i) Süreyi artırmak, temdit etmek: "Yıllardır beklediği bu zevkli anları mümkün olduğu kadar uzatmak istediği her hâlinden belliydi."- İ. O. Anar. "uzatmak" nasıl hecelerine ayrılır u-zat-mak İlgili Kelimeleratmaksürmek temdit etmek uzatma | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |