yakalamak
| |||||
yakalamak Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak: "Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım."- R. H. Karay. Kaçan kimseyi ele geçirmek, derdest etmek. Bir kimsenin gitmesini engellemek, durdurmak: "Bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar."- H. E. Adıvar. Bir kimseyi hoşa gitmeyecek bir durumda bulmak, bir kimsenin suçu ortaya çıkmak: "Kocasını bir kadınla yakalamış."- . Bir kimsenin suçluluğunu gösteren söz, bakış veya işareti fark etmek. Birdenbire etkisi altına almak: "Yağmur bizi yolda yakaladı."- . Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmak: "Zehra, Yorgaki'nin müziğini herhangi bir yerinden yakalıyor."- A. İlhan. mecaz Belirlemek, anlamak: "Kız onun zayıf damarını yakalamıştı."- T. Buğra. "yakalamak" nasıl hecelerine ayrılır ya-ka-la-mak İlgili Kelimelerderdest etmekele geçirmek eline geçmek paketlemek sobelemek yakalama | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |