yaşamak
| |||||
yaşamak Canlılığını, hayatını sürdürmek: "Hiçbir şey yaşarken daha önemli değildir."- A. İlhan. Sağ olmak: "Deden yaşıyor mu?"- . Varlığını sürdürmek: "Balıklar suda yaşar."- . Oturmak, eğleşmek: "Köyde yaşamak. Şehirde yaşamak."- . Geçinmek: "Bu kazançla yaşamak kolay değil."- . Herhangi bir durumda bulunmak veya olmak: "Bekâr yaşamak. Tek başına yaşamak."- . Görüp geçirmek, başından geçmek: "Balkan Savaşı'nın bütün acılarını yaşamış bir ailenin kızıydı."- N. Cumalı. mecaz Sürmek, devam etmek: "Onun anısı hep yaşayacak."- . mecaz Varlıklı, endişesiz, hoş vakit geçirmek, keyif sürmek: "Tek başına manevra yapan bir lokomotif rahatlığı ile hayatını yaşıyor."- H. Taner. mecaz Keyfi yerine gelmek, mutlu olmak, işleri yolunda olmak: "Bu iş olursa yaşadık."- . mecaz Bir durumu yaşar gibi olmak, bir durumla özdeşleşmek, duymak, hissetmek: "Sen genç gibi yaşar, ihtiyar gibi ölürsün."- Ö. Seyfettin. "yaşamak" nasıl hecelerine ayrılır ya-şa-mak İlgili Kelimelerberhayat olmakbesin dayamsız döşemsiz diri durmak geçim kapısı geçim yolu geçinmek geçmek hayat geçirmek hayat mücadelesi hayatta olmak muammer olmak muhaceret nimet ömür geçirmek sağ sağlığında şen tütmek yaşama | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |