yutmak
| |||||
yutmak Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek. Tam ve doğru söylememek: "Bazı heceleri yutuyor."- . mecaz İnanmak, aldanmak, kanmak: "Bize numara yapma, yutacak enayi değiliz."- S. M. Alus. mecaz Söylemek istediği bir sözü kendini tutarak söylememek. mecaz İyice, eksiksiz olarak öğrenmek: "Bazen üçer yüz sayfalık iki kitabı birden, yirmi dört saat zarfında hatmedip yuttuğu olurdu."- Y. K. Karaosmanoğlu. mecaz Işık, ses gücünü, parlaklığını azaltmak: "Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor."- M. Ş. Esendal. teklifsiz konuşmada Dayanıp sesini çıkarmamak, katlanmak: "Ben bu ağır sözleri yutmam."- . Haksız olarak kendine mal etmek, zorbalıkla elinden almak: "Sakarya'nın doğusunda Türk Ordusu da kıvrılarak bu canavarın Ankara'yı yutmasına mâni olmaya çalışıyordu."- H. E. Adıvar. Oyunda bir şey kazanmak. "yutmak" nasıl hecelerine ayrılır yut-mak İlgili Kelimeleralmakyutma | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |