yüksek
| |||||
yüksek Yukarıda, üst tarafta olan yer: "Yüksekten avluya açılmış iki pencereden aydınlık alıyordu."- M. Ş. Esendal. sıfat Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı: "Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı."- Ö. Seyfettin. sıfat Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan. sıfat Güçlü, etkili, şiddetli: "Yüksek basınç. Yüksek gerilim."- . sıfat Derece veya makamı bakımından üstün: "Yüksek kurul."- . sıfat Normal değerlerin üstünde olan: "Türk milletinin karakteri yüksektir."- Atatürk. sıfat, mecaz Erdemli, faziletli: "Yüksek duygu."- . sıfat, mecaz Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan: "Yüksek sosyete."- . zarf Büyük para ile: "Yüksek oynamak."- . "yüksek" nasıl hecelerine ayrılır yük-sek İlgili Kelimelerağız satmakağzı büyük akademi alçaltı altimetre ana dal antisiklon araştırma görevlisi ariza arz arz odası aşağı mahalle aşırmak aşmak ateşini almak atlama beygiri atlamak avaz avaz avaz ayağının (veya ayaklar) altında ayvadana bağırmak bangır bangır bangır bangır bağırmak biniş binmek buz yalağı cart (veya zırt) kaba kağıt cemiyet çağırmak çağrım çan çan etmek (veya ötmek veya konuşmak) çekme dağ dalak otu dağ havası dağ nanesi dangırdamak değer denizüzümü dikenli meyan divan doktora yapmak dolgun ücret doruk çizgisi engin engin dallardan murt yememek eş yükselti faikiyet farfara feryat etmek | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |