yürümek
| |||||
yürümek Adım atarak ilerlemek, gitmek: "Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu."- H. Taner. (-e) Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek: "Buz dağları güneye yürümüş."- . Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek: "Çocuk erken yürüdü."- . Yayan gezmek, yayan gitmek: "Gölgesinde yürüdüğü duvarın arkasından bir horoz sesi fark etti."- Ö. Seyfettin. Yol almak: "Biraz yürüyelim, geç kaldık."- . (-e) Bir yere gelmek, bir yere ulaşmak, kaplamak: "Dallara su yürümek."- . (-e) Üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek: "Asker kaleye yürüdü."- . Faiz, hesap edilmek, işlemek: "Bu paranın faizi yüzde beşten mi yürüyor?"- . Geçmek, ilerlemek, değişmek: "Doktor o hayatın dışında kalmış. Bu ne demek? Bu, o demek ki hayat yürümüş gitmiş, birlikte yürüyememiş."- M. Ş. Esendal. Bir işte ileri gitmek. mecaz Gereği gibi yapılmak veya ilerlemek: "Bu evliliğin yürümeyeceği daha başından anlaşılmıştı ama belki yürütürüz, demiştim."- Z. Selimoğlu. argo Ölmek: "O da yürümüş."- . "yürümek" nasıl hecelerine ayrılır yü-rü-mek İlgili Kelimeleradımadım (veya adımını) atmak ayaklarına (veya ayağına) kara su (veya sular) inmek gitmek yürüme | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |