ışık
| |||||
ışık Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk: "Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi."- H. E. Adıvar. Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç: "Buraya bir ışık getirin."- . Aydınlanmak için kullanılan elektrik: "Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı."- A. Ümit. mecaz Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı: "Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu."- P. Safa. mecaz Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb: "Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan."- N. Cumalı. fizik Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma. "ışık" nasıl hecelerine ayrılır ı-şık İlgili Kelimelerakisakkor aydın aydınlık çerağ donanmak enstantane fosforlu foto fotoelektrik fotojen fotokimya fotometri fotosfer fototerapi girişimölçer Güneş HÜZME hüzmeli ışığa doğrulum ışık kirliliği ışık küre ışıkçılık Işıklandırılma ışıklandırılmak ışıklandırma ışıklandırmak ışıklanma ışıklanmak ışıkölçer ışıksızlık IŞIL ışımak ışın bilimi ışıtmak iskele karanlık kararmak kırınım kırpışmak kızıl ötesi lümen lümensaat mum nurani nurlanmak parıldamak pır pır etmek pırıldak pırıldamak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |