karışmak
| |||||
karışmak İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek: "Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı."- H. R. Gürpınar. Düzensiz, dağınık olmak: "Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa karışmış bir hâlde geldi."- R. H. Karay. (nsz) Bulanmak, duruluğunu yitirmek: "Hava birden karıştı. Zihnim karıştı."- . (nsz) Açıklığını yitirmek, anlaşılması güçleşmek: "Kaymakam işin karıştığını anlayarak..."- M. Ş. Esendal. Müdahale etmek, araya girmek: "Sokakta herkes kadın kıyafetine karışmak hakkını kendinde görürdü."- F. R. Atay. Engellemek, araya girmek. Bir araya gelmek, katılmak: "Bingazi'deki muharebeye karışmak için beraber yola çıktığım arkadaş Kahire'de hastalanmıştı."- Ö. Seyfettin. İlgilenmek, müdahale etmek, el atmak: "Ben, dedim, başkalarının soy adlarına nasıl karışabilirim?"- M. Ş. Esendal. Yetkisinde bulunmak, bakmak, iş edinmek, işi olmak: "Bu işe belediye karışır."- . "karışmak" nasıl hecelerine ayrılır ka-rış-mak İlgili Kelimelerakmakallak bullak olmak birbirine girmek bulanmak dahletmek dolanmak helmelenmek ilişmek karışma köşe tutmak müdahale etmek üstüne gitmek yanaşmak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |