koltuk
| |||||
koltuk Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer: "Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı."- H. E. Adıvar. Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye: "Ta yan beline kadar gömüldüğü koltuğunun içinden ileriye doğru uzandı."- Y. K. Karaosmanoğlu. Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreni: "Babamız, annemizi gelin geldiği ilk gün şu merdivenin alt başında karşılamış, 'koltuk' yapılmıştı."- H. C. Yalçın. Yapıcılıkta yan destek. denizcilik Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip. mecaz Koltuklama veya koltuklanma: "O koltuktan hoşlanmaz."- . mecaz Kayırma, destek: "Dayısının koltuğunda sırtı yere gelmez."- . mecaz Yüksek mevki, makam: "Koltuk kavgası."- . argo Genelev: "Burası Mesut Bey adında bir herifin koltuğudur."- H. R. Gürpınar. halk ağzında Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler. eskimiş Kenar, tenha yer. "koltuk" nasıl hecelerine ayrılır kol-tuk İlgili Kelimelerdirseklikdöşeme fitil kol kolçak koltuk koltuk vermek koltukçu koltukçuluk koltuklama koltuklanma koltukluk kompliman köpekmemesi oturma grubu sandalyesiz subra | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |