sallamak
| |||||
sallamak Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek: "Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir."- H. E. Adıvar. Uydurmak, kafadan atmak. Sarsmak. mecaz Beklenmedik bir başarı kazanmak: "Seçimlerde Ankara'yı salladı."- . mecaz Zor durumda bırakmak. argo Bir işi sürekli olarak başka bir zamana ertelemek, savsaklamak: "Ev sahibinin gözünü boyarım, kalan borcu bir müddet daha sallarım diyordu."- S. M. Alus. (nsz), argo Vurmak, atmak: "Sokaktan geçen bir adam, bunları ayırdı, ikisine birer tokat salladı..."- M. Ş. Esendal. "sallamak" nasıl hecelerine ayrılır sal-la-mak İlgili Kelimelersallamasavurmak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |