bulmak
| |||||
bulmak Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak: "Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor."- H. E. Adıvar. Bir şeyi elde etmek. Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek: "Paramı buldum."- . Varlığı bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarmak, keşfetmek: "Şu kuvvetin, cevherin sırrını bulmaya çalışıyorum."- S. F. Abasıyanık. İlk kez yeni bir şey yaratmak, icat etmek. İstenilen şeye kavuşmak, nail olmak: "Kadınlık namına düşündüğüm şeylerin hiçbirini karımda bulamadım."- Ö. Seyfettin. Bir yere, bir noktaya erişmek, ulaşmak: "Böylece yılın ortasını bulduk."- R. H. Karay. Herhangi bir görüşe, bir yargıya varmak: "Ben de bunu akıllıca buldum."- M. Ş. Esendal. Seçmek: "Bazen onlara yeni ve güzel kıyafetler buluyor."- H. E. Adıvar. Sağlamak, temin etmek: "Sen otur ye, ben yatarken, kendim bir şeyler bulur, yerim."- S. F. Abasıyanık. (-i, -e) Kabahat, suç, kusur yüklemek: "Bana kabahat bulma, ben böyle olacağını vaktiyle söylemiştim."- . (nsz) Cezaya uğramak: "Eden bulur."- . Hatırlamak: "Bir türlü bulamadım caminin ismini dersem inanır mısınız?"- S. F. Abasıyanık. "bulmak" nasıl hecelerine ayrılır bul-mak İlgili KelimelerBULMAçıkarmak etmek tedarik etmek | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |