sürmek
| |||||
sürmek Yönetip yürütmek, sevk etmek. Devam etmek: "Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer."- Anayasa. Önüne katıp götürmek: "Koyunları sürmek."- . Uzatmak, ileri doğru itmek: "Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor."- M. Ş. Esendal. Dokundurmak, değdirmek: "Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim."- H. C. Yalçın. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek: "Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler."- Y. Z. Ortaç. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek: "Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor."- R. H. Karay. ticaret Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak: "Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler."- H. R. Gürpınar. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak. (-i) Herhangi bir durum içinde bulunmak: "Dört duvar arasında bir memur hayat sürüyordu."- Y. Z. Ortaç. (-i) Pulluk veya sabanla toprağı işlemek: "Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi."- Ö. Seyfettin. (nsz) Olmaya devam etmek: "Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum."- A. Gündüz. (nsz) Zaman geçmek: "Çok sürmez, her şey düzelir."- . (nsz) Zaman almak: "Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü."- A. Haşim. bitki bilimi Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek: "Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı."- R. H. Karay. (nsz) Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak. "sürmek" nasıl hecelerine ayrılır sür-mek İlgili Kelimeleraylamakberdevam dah etmek gitmek salmak sonuç sürme temadi etmek tutmak vurmak yaşamak zaman almak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |